ÖNEMLİ: İletişim, dil ve konuşma birbiriyle ilişkili ama birbirinden farklı kavramlardır.
İletişim Nedir?
• İletişim, dil ve konuşmadan daha geniş bir kavramdır, bireylerin birbirleri ile duygularını, düşüncelerini, isteklerini değiş tokuş edebildiği kısacası etkileşime girmek için kullanılan bir ya da birden fazla yolu kapsar. İnsanlar, sözlü dilin (Türkçe, İngilizce vb.) yanısıra jest-mimik kullanımı, beden dili, işaret dili, resimler, ikonlar gibi pek çok farklı yolla iletişim kurabilir. Ancak iletişim kurmanın en hatasız yolu çoğu zaman sözel dildir.
• İletişim kurmak için en az iki kişi gerekir. Biri iletişimi başlatan kaynak birey; diğeri iletişim kurmak istenilen hedef birey
• İletişim kurmak için belirli bir motivasyon gereklidir yoksa insanlar rastgele iletişim kurmazlar. Bu motivasyon kaynağı ise çoğunlukla bir gereksinim, amaç olmaktadır. örneğin susamak su istemek, üşümek hırka istemek, adres bilmemek yolu sormak, birisinin düşürdüğü eldiveni görmek ona seslenmek ihtiyacını doğurur. Bu amaçla başkalarıyla iletişim kurarız.
• Hedef bireyle iletişim başlattığımızda amacımız/gereksinimimiz doğrultusunda bir mesaj hazırlarız. “susadım”, “hırka alabilir miyim?”, “bu adresi tarif edebilir misiniz?”, “bakar mısınız, eldiveninizi düşürdünüz” gibi.
• İletişim kurarken amacımızı başarmak için kafamızda hazırladığımız mesajı, bir iletişim yolu ile iletiriz. Bu yolu çoğunlukla hedef bireyin özelliklerine, iletişim ortamına göre seçeriz. Örneğin gürültülü bir ortamda jest-mimik, el-kol hareketlerinden oluşan görsel yolu seçerken karanlık bir sinemada sözel yolu seçeriz. Yine aynı şekilde hedef birey görme engelli ise sözel yolu seçerken işitme engelli ise işaret dilini kullanarak görsel yolu seçeriz. Bu seçimleri yaparken ortamı, hedef bireyi dikkate almamızın amacı ise başarılı bir iletişim kurmak ve kafamızdakini hedef bireye iletebilmektir.
• Hangi yolu kullanırsak kullanalım amacımız; İletişimin başarılı olabilmesi için hedef bireyin mesajımızı alıp almadığına ilişkin tepki/dönüt vermesi önemlidir. Bu dönütün/tepkinin her zaman doğru ve istenilen cevap olması gerekmez. Örneğin iletişimimizin odağındaki hedef birey adresi tarif de edebilir, “bilmiyorum” da diyebilir. Ancak durup bakmamışsa bundan çıkardığımız sonuç bizi duymadığıdır ya da sadece bakıyorsa işitme sorunu olabileceğini, bizi anlamadığını dilimizi bilmiyor olabileceğini düşünürüz. Bu tepkiye bağlı olarak da mesajımızı yeniden hazırlayarak iletişim sorununa çözüm bulmaya çalışırız.
• Yukarıdaki açıklamalara dönecek olursak karanlık bir ortamda işaret ile iletişim kurmaya çalışmak, gürültülü bir ortamda sözel olarak anlatmaya çalışmak/konuşmak, Türkçe bilmeyen biriyle Türkçe konuşmaya çalışmak, görme engelli bir bireye orada kalın şeklinde işaret kullanmak, işitme engelli bir bireye arkamızı dönüp konuşarak iletişim kurmaya çalışmak, okuma-yazma bilemeyen biriyle yazarak iletişim kurmaya çalışmak iletişimin başarılı olma şansını düşürür. Bu gibi durumlar iletişimde aksaklıklara yol açar.
İletişim Bozukluğu Nedir?
• O halde iletişim en az iki kişi arasında bir gereksinim nedeniyle duygu, düşünce, haber amacıyla yapılan karşılıklı mesaj değiş-tokuşudur. Burada bir mesajı üreten, bir mesajı alan, bir mesaj ve bu mesajın üretilmesi için bir gereksinim, mesajı alan kişinin mesajı aldığına ilişkin verdiği bir de dönüt gereklidir. Bunların herhangi birinde görülen farklılık, bozukluk, eksiklik iletişimin olumsuz etkilenmesine, bozulmasına yol açar.
Yine iletişim kurduğumuz bireye çok yakın ya da uzak durmamız, gözlerine bakmaktan kaçınmamız ya da monolog şeklinde konuşmamız da kabul edilen iletişim normlarından sapmalara örnek olarak verilebilir… Bazen de kültürel normlardan sapmak iletişim problemi olarak görülebilir örneğin bazı kültürlerde önce yaşlının genç olana laf atarak iletişim başlatması kabul edilen bir davranış biçimiyken bazı toplumlarda önce genç olanın iletişimi başlatması ve hal-hatır sorması beklenir. Bu toplumlarda kabul edilenin dışında yapılan davranışlar yine toplumsal normlardan sapma yani uygun olmayan iletişim biçimi olarak algılanır ve halk arasında “yol-yordam bilmiyor, nasıl davranacağını bilmiyor” şeklinde algılanır.
• Kısaca iletişim bozukluğu şemsiye bir terimdir yani dil ve konuşma bozuklukları iletişim bozukluğunun altında yer alır. Dil ve konuşma bozuklukları da bireyler arası iletişimi olumsuz yönde etkiler, aksatabilir bazen kopmalara yol açar.
• İletişim bozukluğu tek başına görülebileceği gibi bir başka bozukluğun yanında ikincil bir yetersizlik olarak da görülebilir.
• İletişim bozukluğu doğuştan olabileceği gibi sonradan da ortaya çıkabilir.
• İletişim kurmanın farklı yolları vardır. Dil ise bu amaçla kullanılan yollardan biridir.
Dil Nedir?
• Dil, iletişim kurmak amacıyla kullandığımız semboller sistemidir. Türkçe, İngilizce gibi sözlü diller kullanırken semboller seslerdir (a, m, s, a). Bu sesler yanyana gelerek sözcükleri (masa) oluşturur. Bu sembollerin (masa) her biri bir anlama (üzerinde yemek yenilen, ders çalışırken kullanılan bir tabla ve ayaklardan oluşan eşya) karşılık gelir ve belirli bir kurallar bütününden oluşur. Bu kurallar bütününe dilbilgisi adını veririz. İnsanlar iletişim kurmak için dili kullanırlar. Bu diller Türkçe, İngilizce gibi sözlü olabilir ya da Türk işaret dili, Amerikan işaret dili gibi devinsel/hareket temelli olabilir…
• O halde dili oluşturan bu semboller konuşurken ürettiğimiz sesler ya da yazarken ürettiğimiz harfler, bunların yanyana gelmesiyle oluşan sözcükler, bu sözcüklerin yanyana gelmesiyle oluşan cümleler, bunların yanyana gelmelerine ilişkin oluşturduğumuz dilbilgisi ve anlamlar bütünüdür.
• Dili kullanırken iletmek istediğimiz düşüncemizi yazılı, sözlü ya da devinsel sembolleri kullanarak somutlaştırırız. Örneğin acıktığımızı hissettiğimizde bu düşünceyi annemize “acıktım” diyerek sesle ya da yazıyla ya da işaret dili ile iletebiliriz.
• Dil, karmaşık bir yapıdır, çeşitli bileşenlerden oluşur ve anlamanın en kolay yolu da onu parçalarına ayırmaktır. Yapılan en yaygın sınıflandırma Bloom ve Lahey tarafından yapılan sınıflandırmadır. Buna göre dil: biçim, içerik ve kullanım bileşenlerinden oluşur. Biçim, bileşeni kısaca dilin dilbilgisi kurallarına karşılık gelirken; kullanım bileşenin dilin iletişim amacıyla kullanılmasına ve bir uzlaşma aracı olmasına; içerik bileşeni ise anlatmak istediğimiz anlama yani bahsettiğimiz konumuza karşılık gelmektedir.
• Bu bileşenlerin hepsi eşit derecede bir öneme sahiptir yani her bir dişlinin görevini başarıyla yerine getirmesi önemlidir. Bu dişlilerden herhangi birinde yaşanan zorluk dil becerisini olumsuz yönde etkileyerek iletişimi aksatır.
• Dil, alıcı ve ifade edici dil olmak üzere iki temel başlıkta ele alınabilir. Buna göre alıcı dil, dilin içinde bulunulan çevreyi ve bireyleri anlama, anlamlandırma boyuna karşılık gelirken; ifade edici dil ise bireyin kendini diğer bireylere anlatabilme yoludur. Bu yol sözel olabileceği gibi işaret dili kullanarak ya da yazarak da olabilir.
Dil Bozuklukları Nedir?
• Dilin bir bileşeninde ya da birden fazla bileşeninde (içerik, biçim, kullanım) meydana gelen sorunlara (gecikme, yetersizlik, sapma) dil bozukluğu adı verilir.
• Meydana gelen bozukluklar çift yönlüdür. Yani anlama ve ifade etme. Dolayısıyla bir bileşende görülen bir aksaklık hem bireyin anlaması hem de kullanmasını etkilemiş olabilir. Ancak bazı durumlarda sadece ifade de etkilenmiş olabilir. Örneğin kimi zaman küçük çocuklarda dili anlama son derce iyiyken kendini ifade etme sınırlı olabilmektedir. Bazı durumlarda ise hem alıcı hem ifade edici dil etkilenmiş olabilir.
• Dilde görülen bozukluklar içerik bileşeninde görüldüğünde yansıması sözcüklerin anlamlarını ya da atasözleri, deyim, mecaz gibi yapıların anlamlarını algılayamama olabilirken bazen de yetersiz sözcük dağarcığına sahip olma şeklinde kendini gösterebilir. Bu durum birlikte görülebileceği gibi tek tek de ortaya çıkabilir.
• Dilde görülen bozukluklar biçim bileşeninde görüldüğünde yansıması dil kurallarının anlaşılmaması ya da dil kurallarının sergilenmesinde ortaya çıkan hatalar şeklinde görülebilir. Örneğin bazı ekleri ya da yapıları hiç kullanmama ve/veya hatalı kullanma “kapı” yerine “tapı”, “araba” yerine “ayaba/aba” şeklinde söylemek “ağla-ma” yerine “ağlamak yok” “kitaplar” yerine “kitap”, “kitabı” yerine “kitap” şeklinde ifade etme ya da devrik cümlelerin anlaşılması ve ifade edilmesinde yaşanan sorunlar şeklinde görülür.
• Dilde görülen bozukluklar kullanım bileşeninde görüldüğünde yansıması halk arasında “yerine ve zamanına göre konuşmama” şeklinde nitelendirilir. Bu bireyler iletişim başlatma sürdürme, herhangi bir nedenle örneğin telefon çaldığında vb. iletişim kesildiğinde kaldığı yerden devam etme, sohbeti uygun şekilde sonlandırma, sıra alma, yüz ifadelerini, beden dilini anlattığı ya da anlatılan konuyla uyumlu kullanma vb. pek çok sorun şeklinde kendini gösterir. Aynı zamanda anlatım dilini karşısındaki bireyin yaşına, konu hakkındaki bilgisine, samimiyetine vb. göre düzenleme sorunları da bu kapsamda ele alınır.
• Dil bozuklukları “Gecikmiş dil ya da Özgül dil bozukluğu-SLI (Gelişimsel dil bozukluğu)” gibi tek başına birincil bir bozukluk olabileceği gibi bir yetersizliğe (Zihinsel gerilik, OSB, İşitme engeli vb.) eşlik eden ikincil bir bozukluk da olabilir.
Konuşma Nedir?
• Konuşma motor bir eylem olarak tanımlanabilir. Motornöronlar kaslara konuşma için gerekli pozisyonlarını alma emrini vererek kafamızdaki mesajımızı seslendirebilmek için gerekli konumlara gelebilmesi için kaslara emirler verir. Böylece e-l-m-a sesleri yanyana gelerek “elma” sözcüğünü konuşma yoluyla aktarmamıza olanak verir. Konuşmada kullanılan konuşmaya güç sağlayan organlar akciğer, dalak ile konuşma sırasında kullanılan gırtlak ve gırtlakta bulunan ses telleri ile üretilen sesin diğer bireylerin seslerinden farklı olmasını sağlayan, büyüten, geliştiren, zenginleştiren ağız, yutak boşluğu, dudak, damak, dişler, dil vb. organlardan oluşmaktadır.
• ASHA’ya göre konuşma, seslerin ve sözcüklerin nasıl söylendiğidir. Konuşma, dudaklar, dil ve ağız kullanılarak konuşma seslerinin üretilmesi olan sesletimi, ses kıvrımları (ses telleri) yardımıyla üretilen sesi ve konuşmanın ritmi olan akıcılığı içerir (ASHA, 2019).
Konuşma Bozuklukları Nedir?
• Konuşma bozukluklar konuşmanın akıcılığı (hızlı konuşma, kekemelik), motor konuşma bozuklukları (apraksi, dizartri vb.) ve konuşma sesi bozuklukları (artikülasyon/sesletim-sesbilgisi bozuklukları) şeklinde sınıflandırılabilir.